Türk sinemasına hayat veren karakter oyuncuları her dönemde parasal sıkıntı çekmiş. Kendilerine verilen sözler tutulmamış, nakit para yerine ellerine sıkıştırılan senetler zamanında ödenmemiş. Dün Yeşilçam adı ile özdeşleşen Türk sineması aynı sorunlarla yıllardır uğraşıyor. Siyah-beyaz sinemanın en bilinen isimleri günlük nafakaları peşinde koşarken, protesto edilen senetler, duyarsız yapımcılar ve sömüren tefecilerden ‘İllallah!’ demiş. Her şeye rağmen mesleğe duydukları saygıdan filmlere can vermeye devam etmişler. Ama bıçak kemiğe dayanınca içlerinden - cılız da olsa - dramı dillendirenler çıkmış. Konuyu açıklarken, ilginç yöntemler de bulunmuş. Günü gününe yaşayan emekçilerden birisi de Suzan Avcı. Sinemaya altmış yılını veren Avcı, yapımcıların ödemediği senetlere dikkat çekmek için ilginç bir yöntem bulmuş: Dönemin ünlü magazin dergisi Ses muhabirini evine davet etmiş; karşılıksız senetlerden yaptırdığı bikini ile poz vermiş. Ve demiş ki: ‘Böyle giderse yakında elbise bile diktirmek mümkün olacak … ‘
Süzme Haber