2006’da vefat eden Ord. Prof. Reşat Kaynar, Latife (Uşşaki) Hanım’ın 5 defter halindeki el yazması anılarını okuyan ve 2025 yılına kadar açıklanmamasını/yayınlanmamasını öneren kişiydi. Kaynar, ülkemizin son ordinaryüs profesörüydü. 30 yıl emek verdiği, Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat adlı eseriyle ordinaryüs unvanını kazanmıştı/almıştı. Kaynar, 1932’de ilk defa toplanan Türk Tarih Kongresi’ne katılan; kâtiplik yapan 6 kişi arasındaydı. Kongre sonunda, Atatürk tarafından verilen çay partisine iştirak etmişti; uzun süre sohbet etme imkânı da bulmuştu.
Latife Hanım, 12 Temmuz 1975’de İstanbul’da öldü; 77 yaşındaydı. Uzun süredir kanser hastasıydı; son anlarında tedavi istememişti. Cenazesi Şişli Teşvikiye Camisi’nde kılınan öğle namazına müteakip Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verildi. Latife Hanım, 29 Ocak 1923’de Mustafa Kemal Paşa ile hayatını birleştirmiş ve 5 Ağustos 1925’e kadar evli kalmıştı. 50 yıl boyunca bütün ısrarlara rağmen başka kimseyle dünya evine girmemişti. Atatürk ile evlendiği andan itibaren günlük tutmuş, önemli gördüğü olayları kaydetmişti. Mustafa Kemal Paşa’nın vefatından sonra, her perşembe akşamı, ruhuna Kur’an oku(t)muştu.
Latife Hanım’ın ölümünün arkasından, 5 defter dolusu anılarının açıklanması gündeme geldi. Hatıra defterleri, Ziraat Bankası’nda birkaç kişinin bildiği bir kasada korumaya alınmıştı. Kamuoyu ve tarihçiler merak içindeydi; büyük bir tartışma başlamıştı. Anılar açıklanırsa/yayınlanırsa, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nde resmi görüşün değişe(bile)ceği bile iddia edilmişti. Tartışma uzayınca konu, Sulh Mahkemesi’ne kadar götürüldü. Mahkeme heyeti, defterlerin bir uzman tarafından tetkik edilip görüş alınmasına karar verdi. Latife Hanım’ın anılarını değerlendirmesi için Ord. Prof. Reşat Kaynar görevlendirildi. Kaynar, defterleri dikkatle okudu, inceledi ve raporunu yazdı. Anıların hemen açılması sakıncalıydı. 50 yıl, yani 2025’e kadar beklenilmesini önerdi. Mahkeme tavsiyeyi dikkate aldı; defterlerin 2025 yılına kadar Türk Tarih Kurumu kasalarında saklanmasını karara bağladı. Anıların çoğu mektup şeklinde yazılmıştı. Hepsi de ‘Muhterem Paşam,’ şeklinde başlıyordu. Her satırında Latife Hanım’ın Mustafa Kemal Paşa’ya duyduğu derin/büyük aşk hissediliyordu.
Kaynar, sonuna kadar sözünün arkasında durdu; öğrendiklerini ölünceye kadar sakladı.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber