Sahibi, fanatik derecede Sylvester Stallone hayranıydı. Rambo ve Rocky dizilerini sayısız kere izlemiş, önemli diyologları ezberlemiş, günlük hayatının parçası yapmıştı. Derbyshire’nin yemyeşil bir köyünde oturuyordu. Babasının biricik çocuğuydu; orta halli ailesinin sahip olduğu geniş arazilerin de tek varisiydi. Arazilerinin bir kısmında tarım yapılıyordu; önemli bölümünde ise çiftlik hayvanları besleniyordu.
Aile bir asrı aşkın süredir koyun yetiştiriyordu. İngiltere’nin en cins, en lezzetli etlerine sahip koyunları ağıllarında barındırılıyordu. Çiftliğin küçük laboratuvarında veteriner grubu cins ıslahı, yeni bir cins geliştirimi konusunda çalışıyordu. Geçen yıllardaki çalışmalarında başarılı bir sonuca ulaşılmış: Yörenin en iri, en verimli, en girişken ve en dövüşken koçunu üretmişlerdi. Adını koymak için hiç düşünmedi. Yeni koç daha birkaç aylıkken, birkaç yaşındaki hem cinslerine kafa tutuyor, tos vuruyordu. Kontrol edilmesi zordu; hemen karşılık veriyordu. Etkili vuruşlarından ötürü, Rambo ismini verdi.
Rambo sahibini hiç yanıltmadı; büyüdükçe unvanı arttı; dövüşleri izlenir oldu; hattâ hayranları çoğaldı. Ama ağıldaki koyunlar ve diğer koçlar aynı fikirde değildi. Rambo; bir yaşına bastığında, sürünün en irisi, en hareketlisi ve kavgacısıydı. Çiftliğin kıdemli çobanına göre, dişi koyunlarla arası gayet iyiydi. Gün boyunca yanlarından ayrılmıyor, sürünün diğer koçlarının gelmesine izin vermiyordu.
İki yıl sonra, Rocky’nin şöhreti bütün Derbyshire’yi kapladı. İri, kalın, simetrik, uzun boynuzlarıyla bir idol haline geldi. ‘Koç başı’ vuruşuyla ünlendi. Rakibini işini tek seferde bitiriyor, adını aldığı ünlü Rambo’yu hiç aratmıyordu. Çiftlik veterinerleri, Rambo’nun dövdüğü koç ve koyunları sürekli tedavi etmekten şikayetçiydi. Sahibi, - adını R.N. olarak kısaltıp verilim… - efsane haline gelen koçundan memnundu. Hattâ ününü paraya çevirmeyi bile düşünüyordu. Koç yarışması düzenlenirse, Rambo’nun birinciliği garantiydi. Ama, yakın çevrede rakip sayılacak hem cins(ler)i de bulunmuyordu.
Rambo; sürünün liderliği için yoğun enerji harcamadı. Üç yaşına girdiğinde, sadece çiftliğinin değil, köyünün de en güçlü, en ünlü koçuydu. Yanına sahibinden başka kimsenin yaklaşmasına izin vermiyordu. Cesaret edenleri önce boynuzlarıyla sarsıyor, sonra da önüne katıp kovalıyordu. Saldırdıkları arasında her yaştan insan vardı. Rambo’nun kurbanlarının arasına küçük çocuklar da girince, şikâyetler çoğaldı-ciddileşti. Sahibinin Rambo’ya bir tasma takması ve zincirlemesi önerildi. R.N.; Rambo’ya kıyamadı; sevgili koçunun otladığı araziyi dikenli telle çevirtti. Rambo; Çin Seddi gibi gördüğü tel örgüleri de kolaylıkla aştı. Otlağın hemen yanındaki yoldan geçenleri hedefine aldı: Yaralananlar, bir yeri kırılanlar ve hastaneye kaldırılanlar sıralandı. Köylüler, Rambo’nun sahibinin kalıcı tedbir almayacağını anlayınca, kasaba polisine gitti. İmza toplayıp, Rambo’nun kontrol altına alınmasını, korunaklı bir yerde hapsedilmesini talep ettiler. Ama beklemedikleri bir cevap aldılar: Polisin görevleri arasında, bir hayvanı yakalayıp korunakta bakmak-tutmak yoktu. Köylüler, sorunu nasıl çözeceklerini bilemeden geri döndü. R.N. de isteklerine olumlu yanıt vermedi. Rambo kavganın ilk raundundan galip çıkmıştı.
Köylü, Londra’da bir hukuk bürosu ile anlaşıp, sorunu çözmeyi deneyecekti…
Rambo’nun bütün köy halkını canından bezdirmesine daha fazla göz yumulamazdı…
Ali Hikmet İnce derledi ve yazdı.
Süzme Haber