Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Cumhurbaşkanı Fahri Korütürk ile görüşmek istiyordu. Özel kalemi, Çankaya’yı aradı ve randevu hemen verildi. Korutürk; Evren başkanlığındaki 4 kuvvet komutanın da dahil olduğu heyeti 27 Aralık 1979 Perşembe günü, sabah saat 10.00’da kabul edecekti.
Evren ve komutanlar, tam saatinde Çankaya Köşkü’ndeydi. En yeni üniformalarını giymişlerdi. Rahat, kararlı, saygılı görünüyorlardı. Tecrübeli asker, diplomat ve komutan Korütürk, askerin belli konulardan rahatsızlık duyduğunu biliyordu. Küçük bir nabız yoklaması yaptırınca, askerlerin ülkenin içinde bulunduğu siyasî, ekonomik ve toplumsal çıkmazdan fazlaca rahatsız, hatta ümitsiz olduğunu öğrendi.
Korutürk, kendisi gibi çok deneyimli Genel Sekreteri Haluk Bayülken’i de bir günlüğüne izne yolladı/çıkardı. Mazereti inandırıcıydı/mantıklıydı: Haluk Bey çok çalışıyor, aşırı yoruluyor, ailesine ve çocuklarına gereken zamanı ayıramıyordu. Bir gün dahi olsa, ailesiyle beraber kalmalı ve vakit geçirmeliydi. Ama asıl amacı: Görüşme sırasında şahit bulunmamasıydı. Komutanlar rahatca konuşabilmeli, içlerini dök(tür)ebilmeli, nabızları iyi tutulabilmeliydi.
Başta Evren olmak üzere, bütün kuvvet komutanları son derece dikkatli, terbiyeli ve saygılıydı. Arkadaşları adına Evren konuşuyordu. Kelimelerini cımbızla seçer gibi itinayla sıralıyordu. Komutanlar ve Ordu, mevcut şartlardan rahatsızdı. Çocuklar okullara gidemiyordu; can güvenliği yoktu. Her gün, çok sayıda insan sebepsiz yere öldürülüyordu. Hükümet ve sivil yöneticiler yetersiz kalıyor; ülkenin kan kaybedişi adeta seyrediyordu. Sayın Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, başlarına geçmeli ve idareyi ele almalıydı.
Korutürk, öneriyi şiddetle reddetti. Eğer hemen, ya da kısa süre sonra ihtilal/darbe planlanıyorsa, görevinden şimdi istifa edebileceğini açık ve net bir şekilde söyledi. Korutürk’ün edindiği intiba, Ordu’nun yönetime kısa sürede el koymayı düşünmediği, ama son derece kararlı göründüğüydü. Korutürk’e göre, dünyanın hiçbir ülkesinde vergiler toplanmadan ihtilal yapıldığı görülmemişti. Eylül ayına kadar vergilerin büyük bölümü devlet kasasına girerdi. Tarihte ihtilalciler de eylül ayını ya da sonraki aylardan birini tercih ediyordu.
Evren ve 4 komutan, görüşmenin sonunda, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e müşterek imzalarını taşıyan mektup sundu. Mektupta, ülkenin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulması için alınması gereken acil önlemler sıralanıyordu. Hükümet ve bürokrasi, beklenen/istenilen tedbirleri ivedilikle almalıydı.
Ordu’nun mektubu, Cumhurbaşkanı’na verilen bir muhtıra gibi değerlendirildi. Hürriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Cüneyt Arcayürek, 2 Ocak 1980 tarihli gazetede sürmanşetten haberi Türkiye’ye duyurdu. Arcayürek haberinde, Korutürk ile komutanlar arasındaki görüşmenin 1 Ocak 1980 günü yapıldığını yazdı. Mektupta sıralanan bazı istekleri de açıkladı. Haberin ardından, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Süleyman Demirel’i ve Bülent Ecevit’i Çankaya Köşkü’ne davet edip, mektup/muhtıranın birer örneğini kendilerine verdi.
Korutürk görev süresini tamamlayınca, sade bir törenle Çankaya Köşkü’nden ayrıldı.
Evren ve 4 kuvvet komutanı, 12 Eylül 1980’de yönetime el koydu.
***
Görüşmenin arka planı ile ilgili bilgiyi, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, hemen ertesi günü izinden dönen Genel Sekreteri Haluk Bayülken’e anlattı. Bayülken de yıllar sonra, gazeteci Yener Süsoy’a bazı ilginç hatıraları arasında bu anekdotu da aktardı. 12 Eylül’ü yapan generallerin ilginç isteği de kamuoyunca öğrenildi.
Darbeciler, liderlik önerdikleri Korutürk’ü dinlemiş ve ihtilali Eylül ayına mı çekmişti?
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber