Ünlü Marksist gerilla lideri Che Guevara’nın hakkındaki ölüm kararını uygulayacak asker kura sonucu belirlendi. Ölümünün delili olarak da kesilen ellerindeki parmak izleri kullanıldı.
Tıp doktoru gerilla lideri Guevara, Küba’daki bakanlık koltuğunu bırakıp değişik ülkelerdeki devrimci hareketleri organize etmek amacıyla ‘sahaya dönmüş’tü. Kongo’daki faaliyetlerinin ardından, yakından tanıdığı Latin Amerika’da ‘devrim ateşi’ni tutuşturmak istiyordu. Bolivya’nın demografik yapısının Küba’ya çok benzediğine inanıyordu. Ama burada aradığını bulamadı, hayal kırıklığına uğradı. Köylüler destek vermiyor, aksine askere bilgi iletiyordu. Nitekim Che ve arkadaşları dağ köyü La Higuera’deyken, Pedro Pena isimli köylü tarafından ihbar edildi. Devrim ihraç etme isteğindeki grup, CIA destekli Bolivya Ordusu’nun seçkin komando birliğine karşı direniş gösteremedi. Tarih: 8 Ekim 1967 idi; Che ve arkadaşlarından sağ kalanlar, köyün okul binasındaki küçük odaya kelepçelenip alındı.
Bolivya Genel Kurmay Başkanı Ovando Candia, Che’nin yakalandığına inanamadı. Kendisine kesin bir kanıt getirilmeli, Arjantin ve ABD ölümü onaylamalıydı. Che, Arjantin vatandaşı olduğundan 1954’den beri CIA ve bu ülkenin istihbaratı tarafından izlenemeye alınmıştı. Arjantin polis arşivinde parmak izleri vardı.
Che’nin yakalanmasını ve öldürülmesini planlayan Felix Rodriguez, La Paz’daki Bolivyalı generallerin yok etme emrini verdiğini ve kararın radyo aracılığıyla kendilerine ulaştığını iddia etti. Che’yi Kim Öldürdü adı ile Türkiye’de de yayınlanan, Michael Ratner ve Michael Steven Smith adlı avukatların yazdığı CIA belgelerine dayanan kitaba göre, Che’nin yakalanışı baştan sona bir CIA operasyonuydu. Belgelere göre, CIA ve ABD Özel Güçleri, Che’yi ele geçiren komando taburunu eğitmişti. Operasyonun her aşamasında ABD yetkilileri bilgi ve silah sağladı.
CIA yazışmalarına göre, Che bir gün aç bırakıldıktan sonra öldürüldü. Kurbanın ünü asker üzerinde psikolojik baskı yaptı; kimse gönüllü cellatlığı kabul etmedi. Son çare olarak kura çekilmesi benimsendi ve Çavuş Mario Terán adı torbadan çıktı. Öldürme anında CIA ajanı Felix Rodriguez de bulundu; Che’nin Vallegrande’ye götürülen cesedi bir hastanenin morgunda, gasilhane masasının üzerinde basına gösterildi. Resimde askerler, subaylar ve Bolivya ordusu subay üniformasıyla Felix Rodriguez de vardı.
Che’nin infazı dünyaya duyurulsa da, herkes tarafından kabul edilmeyecekti. Özellikle ABD, Arjantin ve Küba kesin kanıt isteyecekti. Felix Rodriguez’e göre, romantik gerillanın kafası kesilmeli ve ilgililere gösterilmeliydi. Bu öneri kabul görmedi, yerine bir doktorun Che’nin ellerini kesmesi benimsendi. Parmak izleri kimliği doğrulayacak, olayın doğru olduğuna inanılacaktı. Che’nin elleri kesildi, cesedi bilinmeyen bir yere götürüldü.
Eller, taraf ülkelere iletilip olay doğrulanınca son durak Küba oldu. Castro eski silah arkadaşına bir aziz muamelesi yaptı; Havvana’daki Devrim Meydanı’nda bulunan binada özel mozoleye koydurdu. Romantik devrimciden geride kalanlar, ülkeyi ziyarete gelen devlet temsilcilerine gösterilmeye başladı.
Olayın üzerinden tam otuz yıl geçmesi gerekti: 1997 yılında Che’nin mezarının yeri öğrenildi. Bedeninden geride kalanlar Vallegrande yakınındaki uçak pistinin altındaydı. Kemikler çıkarıldı, DNA testi yapıldı ve cenaze düzenlenen törenle Küba’ya getirildi. Santa Clara’da Che Guevara’nın anısına yaptırılan anıt mezara defnedildi.
CIA romantik devrimciyi öldürmüştü, ama uzun yıllar yaşayacak efsaneye ruh üflemişti!
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber