Lüks Nermin adıyla maruf Şaziye Topçu Zeren, hatırı sayılır sayıda politikacıyı kendine bağlamıştı ve isteklerini yaptırabilmişti.
İstanbul’un ilk yerli maması Lüks Nermin, Beyoğlu Taşlı Tarla’daki Nermin Apartmanı’ndaki ‘Birleşme Evi’ni turistik pansiyon belgesiyle çalıştırıyordu. Pansiyon görünümlü fuhuşhane, bazen ahlâk polisi tarafından basılıyor; ‘icra-ı faaliyet’ halindeki küçük kızlar ve müşterileri hastaneye sevk ediliyordu. Polis ne zaman pansiyona gelse, Lüks Nermin bağırıp çağırmaya başlar ve ağzına gelen küfürleri sıralardı. Hattâ görevini yapan polis memurlarını açıktan tehdit ederdi. Onları ‘kuş uçmaz, kervan geçmez’ yerlere tayin ettirmekle korkutmaya çalışırdı.
Fuhuş tarihinin önemli figürü Lüks Nermin, mesleğe Rumeli Han’da başlamıştı. Polis baskınından ve basının projeksiyonlarından bıkmış, lüks semtlerden Osmanbey’de karargâh kurmuştu. Müşterileri seçkin kişilerdi; portföyünde politikacılar, bürokratlar, milyonerler, yazarlar, vb. gibi toplumu yöneten, şekillendiren şahsiyetler vardı. Yassı Ada’daki ifadesi dikkate alınırsa, devrin çok önemli idarecileri yanındaydı; isteklerini karşılıyordu ve ricalarını iletiyordu. Mesela ülkemize konuk gelen bazı devlet başkanları ve başbakanların ‘ihtiyacını gideriyor’du! O dönemin gazeteleri, hicap edip isim vermemiş, ama hizmetlerinin geniş listesini de yayınlamıştı. İddialarına bakılırsa, Lüks Nermin sadece lüks-bol paralı kişilere hizmet vermiyordu. Bir yandan da - zorunlu! - devlet hizmetini de başarıyla yapmıştı. Yazıl(a)mayan politikacıların isimleri uzun bir liste oluşturuyordu.
Döneminin tanığı bir gazetecinin kaydettiğine göre, Lüks Nermin’in devlet katında bile saygınlığı vardı. Lüks Nermin denilince, duvardan duvara halılı, gayet loş ışıklandırmalı, ‘baby doll’ kızların servis yaptığı, sermayelerinin vahşi avratlar olduğu bir koca ev anımsanırdı. Polis baskını yeme korkusu olmayan bir randevuevi…
Lüks Nermin çok kindar ve despot bir kadındı. Ayağına çelme takan bazı polislerden intikam almayı başarmıştı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Ahlâk Zabıtası Şefi Aziz Dostgül’ü sürdürmüştü. Dostgül çevresinde ‘rüşvet yemez’, ‘torpil yapmaz’, ‘fuhuş tüccarlarına nefes aldırmaz’ bir devlet memuru diye tanınmıştı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Haydar Özkın, Dostgül’ün her icraatını destekliyor ve yanında olduğunu hatırlatıyordu. Özkın’ın ifadesine göre, Aziz Dostgül doğru yoldaydı ve kimse dokunamazdı.
Lüks Nermin, ‘bela’ diye nitelediği Aziz Dostgül’ün yerini değiştirtmek için Ankara’ya heyetler göndermişti. Heyet - ki hepsi de Lüks Nermin’in adamlarından oluşuyordu! -, İstanbul’daki bar ve pavyon, turistik yerlerin sık sık basıldığını, müşterilerinin rahatsız edildiğini iletiyorlardı. Heyetin Ankara’ya gidişinden bir hafta sonra, Dostgül’ün tayini çıkmıştı.
Tarihe ‘muhafazakâr’ diye geçtiği iddia edilen iktidar sahipleri, ‘kamu hizmeti yaptığını’ iddia eden bir mamanın isteğini yerine getirmiş, fuhşa savaş açmış bir ‘kamu görevlisi’ni sürdürmüştü.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber