Halit Çelenk, Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının avukatıydı. Üçlü, 6 Mayıs 1972’de idam edilirken, Çelenk ve diğer avukat arkadaşı Mükerrem Erdoğan ile Ankara Ulucanlar Cezaevi’ndeydi. Çelenk, hatıralarını İdam Gecesi Anıları adlı kitabında toplamıştı. Kitapta yazmadığı, ama bilinmesi gerektiğine inandığı gerçekler de vardı. Gezmiş ve arkadaşları, idama giderken işkenceye tabi tutulmuştu! Çelenk, idam gecesi gördüklerini bir gazeteye anlatmıştı:
‘Ulucanlar Cezaevi’nin avlusundaki darağacı, başgardiyanın odasının penceresinden görülüyordu. Biz, cezaevine geldiğimizde, Deniz odaya alınmıştı; pencereye bakan koltukta oturuyordu. Biraz sonra can vereceği darağacı, tam karşısındaydı. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Deniz’i darağacına çıkardılar. İnfaz sürerken, Yusuf’u odaya aldılar. Yusuf, pencereden Deniz’in son nefesini verişini izledi. Yusuf infaz edilirken, Hüseyin’i getirdiler. O da, arkadaşının infazını saniye saniye gördü. (…) Biraz sonra aynı darağacında ölecek birine, arkadaşının idamını seyrettirmekten daha ağır bir işkence olabilir mi?’
Çelenk, avluda idam sürecini izlerken, cellat yanlarına geldi. İdam edilecek hükümlülerin fiziksel özelliklerini yakından incelemişti. Çelenk, cellatı ve o anı da anlattı:
‘Deniz çok ağır olduğu için, ip kopmasın diye çift ilmik kullandım. İnfaz, bundan dolayı uzadı, dedi. Birkaç dakika içinde bitecek infazın, çift ilmek atılarak 25 dakika sürmesinin adı da işkenceydi. Cellatın açıklamasından sonra duruma itiraz edince, Yusuf ve Hüseyin için tek ilmik kullanıldı.’
Çelenk’in idam gecesi gözlerinin önünden gitmeyen bir sahne daha vardı. İdam kararı veren mahkemenin başkanı Ali Elverdi’nin de cezaevinin bahçesindeydi. Bir ağaca yaslanmış, keyif sigarası içiyor ve dumanını havaya üflüyordu.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber