Udî şarkıcı Hüdai Aksu denilince, Unutamazsın, İstanbul Sokakları, Biri Vardı, Bir Sen Kaldın İçimde, Akşamcı, Unut Beni Kalbimdeki Hicranla Yalnız Kalayım, Sen Beni Ömrünce Unutamazsın, Alışmışım Bir Kere… gibi hit olmuş, romantizmin doruklarında dolaştıran, geçmişin kapılarını aralayan, küllenmiş sevdaları anımsatan ezgiler gelirdi. Aksu içki sofrasında bulunmasa da, sesi ve udu ile daima başköşedeydi. Bir, belki de birkaç kuşağın sevda hikâyelerini anlatıcısı/aktarıcısıydı.
Soğuk, çok soğuk bir şubat günü dünyaya geldi ve yine ayazın dibe vurduğu bir şubat akşamı aramızdan ayrıldı. Aramızdayken de, çalışırken de tanınmak, ünlenmek için hiçbir gayret göstermedi. Sadece ailesinin nafakasını çıkarmaya çalıştı. Bir de öğretmen sorumluluğundan ötürü, bildiklerini aktarmaya/öğretmeye gayret etti.
Doğuştan görme özürlüydü. Hayatın sesini duydu, kokusunu hissetti, ama gerçeğini göremedi, akıp geçen filmini seyredemedi. Görmemesini sorun etmedi, koz olarak da kullanmadı, hatta eksikliğini fırsata/kazanıma çevirdi. Daha çok çalıştı, daha çok icra yaptı ve daha çok öğrenci yetiştirdi.
Hüdai Aksu, Bartın’da doğdu. Ankara’da Körler Okulu’na gitti; okuma yazmayı, musikinin anahtarlarını öğrendi. Musiki icrasına özellikle de ud çalmaya karşı ilgisi, merakı, istidadı vardı. Sazına sesiyle eşlik etmeye başlayınca başka bir özelliği daha ortaya çıktı: Sesi de dinlenilebilir kalitedeydi. Okulu, öğrendikleri ve çok kıymetli hocaları, dünyayı tanımasını/anlamasını sağlayan pencereleri oldu.
Aksu, udu ile bütünleşti. Sesi de sazına eklenince, İstanbul’a gitmesi farz oldu. İstanbul, musikinin beşiği, sanatçının meydanıydı. Dernek faaliyetlerinde çalıp söylemeye koyuldu. Kısa sürede musiki hafızası, becerisi ve başarısıyla tanındı. İçkili mekânlarda sahne almaya başladı. Genellikle Türk Sanat Müziği okuyordu. Yöresel şarkılara ve türkülere vukufiyeti de dikkat çekiciydi.
Sazına ve sesine hâkimiyeti şöhretin kapılarını araladı. 1973 yılında ilk kasetini çıkardı. Toplam 41 albüme imza attı; 400’ün üzerinde şarkıya hayat verdi. Albümleri para kazandırmadı. Halk arasındaki ününü çoğalttı; özellikle de yurt dışında yaygın şöhrete kavuştu. Yayımcılardan ağzı yanmasına karşın, lokal işletmecilerce kıymeti bilindi.
Aksu son derece disiplinli, işini ciddiye alan, dinleyenlerine/seyredenlerine aşırı kıymet veren yapıdaydı. Sahip olduğu yüksek iş disiplini ile aynı mekânda, tam 21 yıl - haftanın her günü! - çalıştı. Programında bir defa, 10-15 dakikalık ara verir ve sonuna kadar aynı tempoda götürürdü. Bütün istek parçalarını seslendirmeye gayret ederdi. 4 binden fazla parçanın notası ve sözleri ezberindeydi.
Sazından ve sesinden başkaca güvencesi bulunmadığının farkındaydı. Nafakasını alnının teri, bileğinin gücü ve sesinin tınısıyla kazandı. Ailesinin bütün sorumluluğu omuzlarındaydı. Çok ciddi sağlık sorunları yaşamadığı süre boyunca hep çalıştı. Pek çok ünlü ismin takdirini /hayranlığını kazandı. Zeki Müren, Aksu’nun çalıştığı lokale defalarca geldi ve dinleyicisi oldu.
Aksu, udî sanatçılar arasında seçkin yere sahipti. Özel hayatında da son derece düzgün, ölçülü, şefkatli ve iyi aile reisiydi. Eşinin ve 3 çocuğunun üzerine titrer, bir dediklerini iki etmemeye çalışırdı.
Hüdai Aksu, 10 Şubat 2009’de kalp yetmezliğinden aramızdan ayrıldı. Geride sesinden ve udundan nameler bıraktı.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber