‘Mani Oluyor Halimi Takrire Hicabım’ (hicazkâr) adlı şarkı Atatürk’ün en sevdiği Türk sanat müziği parçaları arasındaydı. Çankaya akşamlarında, içki eşliğinde dinlenen fasıl sonrasında, misafir ses sanatçısı tarafından seslendirilirdi. Bestekârı da - Ermeni asıllı! - Tatyos Efendi’ydi.
Tatyos Efendi, Bir Gönlüme Bir Hâl-i Perîşânıma Baktım (rast), Bu Akşam Gün Batarken Gel (uşşak), Gamzedeyim Devâ Bulmam (uşşak) gibi çok bilinen/ünlü bestelerin de sahibiydi. Çoğu şarkılarının sözlerini kendisi yazmıştı. Yakın arkadaşı/sırdaşı Ahmet Rasim Efendi’nin kimi şiirlerini/güftelerini de bestelemişti. 19. yüzyılın en önemli müzik adamı, şarkı türünün öncülerinden Şevki Bey’in de yakın dostuydu. İki entelektüelin etkisi - özellikle! - yarattığı saz eserlerinde kendini göstermişti. Tamburî Cemil Bey ile aynı heyette çalıştı, beraber çaldı. Fasıl idareciliği ve bestekârlığı ile şöhret buldu. Önemli müzik eleştirmenleri, bestekârlığının sazendeliğinden daha önemli/önde olduğunu kabul etti. Şarkılarındaki üslûp, özellikle ara nağmeleri olağanüstü başarılıydı. Son yüzyılda, ara name düzenlemesi, sıralaması, buluş ve vücuda getirmede benzerine rastlan(a)madı. Kanundan kemane geçiş yaptı, ama çok güçlü keman icra etmeyi başaramadı. Ağır sesleri severdi; oyun havası, köçekçe gibi kıvrak eserleri çal(dır)maktan hoşlanmazdı. Kalender ve rindane meşrepliydi.
Tatyos Efendi (1858 - 1913) tam adı ile Tateos Ekserciyan (Enserciyan), Kemânî Tatyos diye tanındı. Babası Manuk Ağa (Manokyan Ekserciyan), Ortaköy Ermeni Kilisesi mugannîlerindendi. Ermeni İlkokulu’nu bitirince, bir çilingirin yanına çırak verildi. İlk müzik öğretmeni, dayısı Movses Papazyan’dan kanun dersleri aldı. Usul ve Hamparsum notası öğrendi. Lavtacı Civan (Zivanis), Hânende Asdik Ağa (Asadur Hamamcıyan)’ya öğrenci oldu; musiki bilgisini çoğalttı. Kemânî Âmâ Sebuh’tan keman meşketmeyi sürdürdü. Yakın dostu, Kemençeci Vasil (Vasilaki)’nin fasıl heyetinde yer aldı; Divanyolu’ndaki Raufpaşazâde Said Bey’in Gazinosu’nda çalıştı. Radikal bir kararla kanunu terkedip kemanda karar kıldı. Fakat parmakları keman çalmaya pek elverişli değildi/bulunmadı.
İstanbul ve İzmir’de çalıştı. Kuledibi’ndeki Pirinççi adlı gazinoda hünerini gösterdi. Şehzadebaşı Direklerarası’nda Alyanak Mehmet Efendi Kıraathanesi’nde yönettiği fasıllarla ünlendi. Fasıl musikisi için çok beğenilen/tutulan şarkılar ve saz eserleri besteledi. Çok iyi nota bilir/okur ve nağmeyi derhal notaya dökerdi. Dinî musikide de kendini gösterdi: Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nin baş mugannisi olarak yıllarca görev ifa etti.
Yılmaz Öztuna, Tatyos Efendi’yi çok beğenir ve överdi. Ünlü müzik adamı Lem’i Atlı hatıralarında, iyi keman çalamadığını, ama musikiyi iyi bildiğini, iyi bestekâr ve güftekâr olduğunu, Allah vergisi büyük bir kabiliyete sahipliğini yazdı. Yine Atlı’ya göre, geçimsiz, sarhoş ve rûhen sefil yapıdaydı. Yakın dostlarınca kalender ve rindane meşrebe sahip diye anlatılırdı. Tatyos Efendi çatık kaşlı, uzun/gür bıyıklı, kısa boylu, tıknaz yapılı, hafif şehlâ gözlüydü. İçkiye düşkündü; bu yüzden sağlığı bozulmuş, çalışamaz olmuştu.
Ömrünün son deminde fakirlik, kimsesizlik ve sefalet içindeydi. 16 Mart 1913’de, - aşırı alkol tüketiminin yol açtığı! - kara sarılık hastalığından öldü. Cebinden 3 kuruş çıktı. Ne cenazesini kaldıracak, ne de vefatını akrabasına duyuracak telgraf çekmeye yetecek parası vardı. Kilisedeki dini törene 15 kişi katıldı. Kilise defterindeki ölüm kaydının meslek hanesine ‘çalgıcı!’ şerhi düşüldü; ‘sanatçı!’, ‘müzisyen!’ gibi şaşaalı unvanlara layık görülmedi. Yakın dostu Ahmet Rasim Efendi’nin gayretiyle cenazesi mezarlığa taşınabildi. Tatyos Efendi, Kadıköy Uzunçayır Ermeni Mezarlığı’na defnedildi. Geride boynu bükük bir eş ve zaruret içinde 3 kız kardeş bıraktı.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber