1952’nin Mayıs ayıydı. İstanbul’un fethinin 500. sene-i devriyesi kutlanacaktı. Padişah türbelerinin tamamı kapalıydı ve neredeyse çeyrek asırlık bir süredir de bakımsızdı. Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesi de toz toprak içinde, her tarafını örümcek ağları sarmıştı. Türbenin içini küf ve pas kokusu esir almıştı. Asırlık türbenin içindeki kesif garip koku nefes almayı zorlaştırıyordu. Cihan padişahı, İstanbul’un fatihi, Osmanlı’nın 7. Hükümdarı Fatih Sultan Mehmet’in sandukası bakımsızlıktan dökülüyordu. Örtüsü solmuş, kirlenmiş, yırtılmış ve eskimişti. Sandukanın etrafını çevreleyen demir parmaklıklar, paslanmış, dökülmüş ve kullanılmayacak durumdaydı.
- Atsız, Türbenin Onarım Masraflarını Karşıladı… -
Hüseyin Nihal Atsız ve kardeşi Nejdet Sancar ile bir araya gelip karar aldı. Fethin 500. yıl dönümünde Osmanlı’nın ‘fatih’ unvanlı hükümdarının türbesi ziyarete açılmalıydı. Bedriye Atsız Hanım, Reşide Sancar Hanım da yanlarındaydı ve tarihi mekânı temizleyecekti. Yakın dostları İsmail Hâmi Danişmend, Fahrettin Kırzıoğlu ve Altan Deliorman da yardım edecekti.
Fatih dostlarının oluşturduğu ekip, kolları sıvadı. Tarihi türbeyi ellerinden geldiğince temizledi ve onarımına vesile oldu. Cihan hükümdarının sandukasının üzerindeki örtü yenilendi. Kabri çevreleyen demir parmaklıklar onartıldı. Masraflar Nihal Atsız tarafından karşılandı. Duvarları silindi, perdeleri yıkandı/yenilendi ve en önemlisi iç mekâna temiz havanın girmesi sağlandı. Olayın detayları, Altan Deliorman’ın yazdığı ‘Tanıdığım Atsız’ - Boğaziçi Yayınları, 1978! - adlı kitapta anlatıldı.
İstanbul’u Türk’e vatan, Osmanlı’ya başkent yapan Fatih’in türbesi, fethin 500. yıldönümünde bir grup idealist Türkçü’nün hayreti ile ziyarete açıldı. Fetih organizasyonu da aynı isimler ve gönüldaşlarının oluşturduğu sivil inisiyatif tarafından gerçekleştirildi.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber