Haluk Bayülken, 1966’da, büyükelçi kadrosuyla Londra’ya tayin edildi. Çok sosyal, uyanık, sempatik, son derece dikkatli, popüler diplomattı. İngiliz devlet adamları ve yöneticileriyle sıcak ve samimi diyaloğlar kurdu; mevcut ilişkileri güçlendirdi.
Londra’ya tayininin üzerinden birkaç ay geçmişti. Elçilik konutunda, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı daveti verdi. İki katlı rezidansın bütün odaları açıldı; misafirler her yeri tıklım tıklım doldurdu. Gelenler, ikramdan ve samimi karşılanmaktan memnundu. Davette Türk dostluğunun, misafirperverliğinin en güzel örnekleri sergilendi. Personel de sonuçtan son derece mutluydu. İfadelerine göre, şimdiye kadar böylesine muhteşem bir resepsiyon verilmemişti. Elçilik çalışanları, Büyükelçi Bayülken’i tebrik edip, gecenin çok parlak geçtiğini hararetle tekrarladı.
Büyükelçi de durumdan memnundu. Tebrikleri kabul ettikten sonra, elini dudaklarına götürüp ‘sus işareti’ yaptı. Sonra da, duvarlara doğru yüksek sesle konuşmaya başladı ve aynı cümleleri birkaç defa tekrarladı:
‘Ankara’da İngiltere’nin millî günlerine Türkiye’nin Başvekili bile katılıyor. Ama nasıl oluyor da İngiltere Dışişleri Bakanı davetimize gelmiyor?’
Bayülken, elçilik binasının dinlenmesinden şüpheleniyordu. Residans köşe bucak titizlikle aranmış, bir şey bulunamamıştı. Ama alınan sonuç, tecrübeli diplomatı tatmin etmemişti. Kafasının bir köşesinde dinlendiklerine ilişkin şüphe vardı. Sonraki resepsiyonlarda, Bayülken’in görüşünü doğrulayacak gelişmeler yaşandı. İngiliz bakanlar, Türk Büyükelçiliği’nin davetlerine katıldı ve protokolün en başında yer aldı.
Tecrübeli diplomat Haluk Bayülken bir kere daha haklı çıkmıştı. ‘Derin kulaklar’ verilen mesajı almıştı ve gereğini yerine getirmişti…
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber