New York’ta yaşayan A ailesi, uzun yıllar sonra emekli olmayı hak etti. Ellerine geçen emekli ikramiyesini iyi şekilde değerlendirmeyi planladılar. İkramiyeleri ile bulundukları şehrin banliyölerinde, bahçeli, müstakil, tek katlı güzel bir ev satın alabilirlerdi. Ama A ailesi, büyük şehrin hayhuyundan bıkmıştı; sakin, kafalarını dinleyebilecekleri ve kalan günlerini huzur içinde yaşayacakları bir köy evini tercih etti. Çevrelerine haber saldılar; gazetelerin konut ilânlarına baktılar ve sonunda aradıkları gibi bir çiftlik evini buldular. Çiftliğin ekilebilir çok geniş arazileri, tam ortasında da yeşillikler içinde, - düşündükleri gibi! - şirin, kutu gibi bir ev duruyordu. Hem yanında da hayvanlar için saman ve yiyecek depolamaya uygun geniş bir hangar vardı. Sahipleri yıllardır Portekiz’deydi; orada vefat etmişlerdi. Mirasçıları, çiftlik binasını ve arazisini satışa çıkarmıştı. A çifti, fazla beklemeden kararını verdi. Çiftliği mirasçılardan sıkı geçen pazarlığın ardından yarı fiyatına satın aldı.
Çiftliğin Esrarengiz Hangarı
A ailesi, hayatlarından memnundu; ellerinde bekledikleri miktardan çok para kalmıştı. New York’taki evlerini boşaltıp satın aldıkları çiftliğin yolunu tuttular. Bir haftalık yoğun bir mesainin ardından yeni evlerine yerleştiler. Ama bir problemle karşı karşıyaydılar. Çiftliğin hangarının çok büyük ve çelikten yapılmış, üzerinde kilidi bulunmayan, kalın çelik şeritlerle kuvvetlendirilmiş bir kapısı vardı. Kapının açılması için çok gayret gösterilmeli, epeyce terlenmeliydi. A ailesinden önceki alıcılar da, çiftliğin her şeyini beğenmiş, hangarın kapısından geri dönmüştü. Hangar kapısı değil, kale kapısı gibiydi… Bu yüzden de çiftliğin kolay satılabilmesi için ederinin yarısı istenmişti. Ama A ailesi zorluklara pabuç bırakmazdı. Her sorunun bir çözümü olduğuna inanır ve gerekli planlamayı yaparlardı. Öyle de yaptılar…
Antika Otomobil Deposu
Bay A, en yakın kasabaya gidip gelişmiş bir oksijen kaynağı aldı. Gerekli bütün donanımları, maske, yanmaz eldiven, vb.ni de edindi. Hemen ertesi gün sabahtan işe koyuldular. Hangarın kapısı mukadderatına boyun eğecek gibi gözükmüyordu. Tam iki hafta boyunca dayandı, ama Bay A’nın direnci karşısında pes etti. Oksijen kaynağıyla kesilen ‘kale kapısı’nın arkasındaki görüntü büyüleyiciydi: Hangarın içinde tam 180 antika otomobil duruyordu. Üzerlerinde birer karış toz vardı. Çoğu iklim şartlarına boyun eğmiş ve çeşitli deformasyonlara uğramıştı. Ama hangi tarihî hazine passız, tozsuz ve yorgun olmazdı ki?
A ailesinin karşılaştığı ve bilmediği gerçek şu idi: Satın aldıkları çiftliğin sahibi çok zengin bir otomobil galericisi-koleksiyoncusuydu. Kendisine ayırdığı ve satmaya kıyamadığı tarihî otomobilleri hangarında depolamış-saklamıştı; çalınmamaları için de çok sağlam bir kapı yaptırmıştı. Portekiz’deki işini tasfiye ettikten sonra çiftliğine yerleşecek ve antika otomobilleriyle vakit geçirecekti. Ama düşünceleri ve planları yarım kaldı; ilâhî iradeden izin çıkmadı. Ölümünden sonra geçen 15 yıl boyunca antika oyuncakları ilgisinden ve sevgisinden uzak kaldı.Ve böylece, New York’tan gelen A ailesi, hem çiftliğin, hem de belki de dünya en nadide antika otomobilleri koleksiyonunun sahibi oldu.
Ali Hikmet İnce derledi ve yazdı.
Süzme Haber