Yedinci Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet, 1481 Mayıs’ının ilk günü ordunun başında İstanbul’dan ayrıldı; yeni bir sefer planlamıştı. Kendisinden başka hiç kimse nereye gidileceğini, kiminle savaşılacağını bilmiyordu. Sultan’ın ağzı sıkıydı; ne yapacağını kimseye söylemezdi. Çevresindekilerine tam güvenmez, her zaman - çok küçük de olsa! - bir yanılma payı bırakırdı. Casusların en yakınına bile sokulabileceğine inanırdı.
Gut hastalığından şikâyetçiydi. 3 Mayıs 1481’de, ordu, Gebze’de mola verdiğinde, aniden rahatsızlandı ve ruhunu teslim etti. - Olayı araştıran bazı tarihçiler, zehirlendiğini de iddia etti! - Padişahın ölümü kimseye duyurulmadı, saklandı. Asker isyan edebilir, karışıklık çıkabilirdi. Padişahın cenazesi, ‘Hamam ihtiyacı giderilecek!’ denilerek, gerisin geri saraya taşındı. İki şehzadesine, Şehzade Beyazıt ve Şehzade Cem’e haber salınıp, acele İstanbul’a gelmeleri istendi. - Diğer iki şehzade, Korkud ve Mustafa iktidar kavgasına dahil olmadı! - Beyazıt Amasya’da, Cem ise Konya’da valiydi.
Saltanat kavgasında Cem şanssızdı. Kendisine mektup getiren ulak, Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşa tarafından yakalanıp alıkonuldu/öldürüldü. Şehzade, babasının vefat haberini geç öğrendi. Fatih Sultan Mehmet, en küçük oğlu Cem’in saltanatı devralmasını murat ederdi. Ama - herhalde! - ilahi irade, Cem’den yana değil de, Şehzade Beyazıt’tan yanaydı.
2. Mehmet’in cenazesi, üzerindeki elbiseleri soyulmadan, sarayda dip, karanlık bir odaya konuldu. Başına ne bir nöbetçi dikildi, ne de bir mum yakıldı. Karanlık odada, sıcak havada tek başına günlerce bekletildi. Bir rivayete göre, 2. Mehmet’in cenazesi tam 11 gün bırakıldığı yerde kaldı; belki de unutuldu. Bu arada, iktidara gelmek isteyenler arasında kıyasıya bir kapışma sürdü. İstanbul’da tam bir yağmalama yaşandı. Gayrımüslim tüccarların işyerlerine ve evlerine saldırıldı. Şehzade Cem yanlısı Karamanlı Mehmet Paşa idam edildi.
Şehzade Beyazıt, mektubu alışından 9 gün sonra İstanbul’a ulaştı; babasının tahtına oturdu. Ağabeyinin saltanatını kabul etmeyen Şehzade Cem ise Bursa’ya girdi; hükümdarlığını ilân etti.
İktidar kavgası olanca hızıyla sürerken, Sultan 2. Mehmet’in cesedinin terk edildiği karanlık odadan kötü kokular yayılmaya başladı. Üzerinden elbiseleri çıkarılmayan, sıcaktan şişen ve çürümeye başlayan cesedin yanına girmek mümkün değildi. Bir tarihçinin rivayetine göre, ceset çürürken hem kokmaya hem de kurtlanmaya başlamıştı. Baltacılar Kethüdası Kasım, vefat eden padişahın durumunu bir pusulayla Şehzade Beyazıt’a iletti. Yeni hükümdar duyduğu elim haberden ziyadesiyle üzüldü. Cenazenin islamî adetlere göre hemen defnedilebilmesi için hazırlanması emrini verdi. Cenazeyi defne hazırlayacak görevliler karanlık odaya giremedi; koku içeriye iyice sinmişti ve mide bulandırıyordu. Tahnit, - mumyalama! - ustası ve çırağı, zorluğa rağmen içeriye girdi; eski padişahın cenazesini hazırladı. 2. Mehmet’in sırtındaki kaftan sol kolundan kesilerek çıkarıldı. İç çamaşırları dahil bütün eşyaları soyuldu. Sonra karnı yarılıp iç organları alındı; mumyalamayı sağlayan değişik ilaçlar verildi. 6 saatlik yoğun bir gayretin sonucunda 2. Mehmet’in cenazesi gömülecek duruma getirildi.
7. Osmanlı padişahı 2. Mehmet, adını verdiği külliyedeki türbesinde defnedildi. Külliye, 1463-1470 arasında inşa edilmişti ve mimarı da Atik (Azatlı) Sinan’dı.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber