Ayhan Aydan döneminin önemli opera sanatçısıydı; ‘soprano’ydu. Ankara Devlet Konservatuarı Opera Bölümü mezunuydu. Adını Figaro’nun Düğünü operasındaki rolüyle duyurmuştu. Ünlü ABD’li sinema aktristi Ava Gardner’a benzerliği, güzelliği ile dikkat çekiyordu. Orkestra Şefi Hasan Ferit Alnar ile evliydi; Aydan adını taşıyan bir oğlu vardı. 1949’de bir toplantıda DP kurucusu, Kütahya Milletvekili Adnan Menderes ile tanışınca hayat serüveni aniden değişivermişti. Hem Menderes hem de Ayhan Aydan evliydi; ama aşk engel tanımaz, her türlü olmazı olur kılabilirdi!
Ayhan Aydan; Menderes’in ikinci büyük kaçamağıydı-aşkıydı. DP iktidarı, Yassı Ada’da küllen yargılanırken Aydan, mahkeme heyetinin karşısında korkusuzca, ‘Adnan Menderes’i evli olmasına rağmen büyük bir aşkla sevdim,’ diyebilme cesaretini gösterecekti. Aşkına karşı duyarlı, karşı duranlara ise kaya gibi sertti. ‘Başıma Adnan Menderes’ten dolayı bir iş gelecekse gelsin,’ diyecek kadar da gözü karaydı. Aydan; 1952 ve 1953 yıllarında, Menderes’ten iki defa hamile kalmıştı, ama ikisinde de düşük yapmıştı. Her iki olayda da, Aydan’a Menderes’in yakın dostu, sırdaşı, politika arkadaşı Dr. Mükerrem Sarol müdahale etmişti. Aydan, Menderes’ten çocuk sahibi olmak istiyor ve yakın çevresinde düşüncesini ısrarla tekrarlıyordu. Menderes ise çocuk istemiyordu. Çünkü nikâhlı eşi Berin Hanım’dan üç sağlıklı oğul sahibiydi. Üçüncü hamilelik ve doğum yapma isteği, Aydan-Menderes ilişkisini üzerinde kara bulutlar dolaşmasına sebep oldu. Menderes; yeni bir aşka, Suzan Sözen’e doğru yelken açtı.
Doğum yaklaştıkça Aydan heyecanlanıyor, İsviçre’ye gitmek istiyordu. Menderes karşı çıktı; Türkiye’de doğum yapmasını istedi. Menderes, Zeynep Kamil Hastanesi Başhekimi Dr. Fahri Atabey’i görevlendirdi. Aydan, 18 Haziran 1955 günü akşamı, erken doğum yaptı. Ağrıları başladığında evinde arkadaşlarıyla bezik oynuyordu. Evde bulunan Dr. Alaattin Orhan doğumu yaptırdı. Bebek ters gelmişti; bir kolu kırılmıştı; boynuna ve ayaklarına kordon dolanmıştı. Çok gayret göstermelerine rağmen yaşatılamadı. Ayhan Aydan hem sevdiği adamı hem de ondan olan oğlunu yitirmişti.
Ertesi gün, 19 Haziran 1955 sabahı, Dr. Fahri Atabey eve geldi ve cenazeyle ilgilendi. Başbakan’ın makam şoförü Hayri de yardımcı oldu. Cenazeyi kefenleyip makam otomobilinin bagajına koyup Cebeci Asri Mezarlığı’na götürdüler. Ölüm kütüğünd, kalp yetmezliğinden hayatını yitiren, bir günlük, Fevzi oğlu Ahmet Aydan yazıldı. Kayıtta mezar bedeli alınmadığı, ‘kimsesiz’ olduğu notu da düşüldü.
Yassı Ada duruşmalarında, mahkeme heyeti, Menderes’in halk üzerindeki saygınlığına darbe indirmek için bazı luzumsuz gayretlerin içine girdi. Başbakan’a zina davası açmak istediler. Can Dündar’ın yazdığına göre, - 30 Haziran 1960’da Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirilen! - Ömer Nasuhi Bilmen’den fetva aldılar. Bilmen - Can Dündar’ın iddiasına göre! - , ‘Zina en büyük günahtır,’ diye fetva verdi. Darbe destekçileri bir adım daha ileri gidip, bebeğin eceli ile değil, bilinerek-istenilerek öldürüldüğü iddiasını ortaya attılar. Talihsiz bebeğin kemiklerini mezarından çıkartıp iddialarını ispatlamaya çalıştılar. Devlet Başkanı Cemal Gürsel, duruşmaların kapalı yapılmasını ve yayın yasağı konulmasını istedi. Ama Yüksek Adalet Divanı (!) ibret olması, sakıt Başbakan’ın aşağılanması için oturumların açık gerçekleştirilmesini kararlaştırdı.
Ali Hikmet İnce yazdı.
Süzme Haber